Kaslowski, “gümrük ve ticaret” alanındaki ilgili ulusal ve memleketler arası tarafları ve aktörleri ortak bir platformda buluşturan 1. Milletlerarası Gümrük ve Ticaret Kongresi’nin açılışında yaptığı konuşmada, hem toplumların hem de iktisatların çok sıkıntı vakitlerden geçtiğini belirterek, salgın ve salgının ağırlaştırdığı başka mevzuların ekonomileri zorladığını, acil ve kolektif cevaplar verilmesini mecburî kıldığını vurguladı.
Tüm dünyada aşılama çalışmalarının ülkeden ülkeye değişen süratlerde devam ettiğini anımsatan Kaslowski, salgın öncesine dönüşün vakit alacağını, global ticaretin olumsuz etkileneceği konusunda bir mutabakatın kelam konusu olduğunu söyledi.
Kaslowski, Dünya Ticaret Örgütü’nün mart ayı sonunda yayımladığı rapora nazaran, dünya ticaretinin 2021’de yüzde 8, 2022’de yüzde 4 büyümesinin beklendiğini tabir ederek, tüm bu olumlu sayılara karşın global toplam ticaretin salgın öncesi periyodun gerisinde kalacağının düşünüldüğünü kaydetti.
OECD’nin nisan ayında yayımladığı Direkt Yabancı Yatırımlar Raporu’na nazaran ise global direkt yatırımların 2020’de yüzde 38 daralarak 2005’ten itibaren en düşük düzeye gerilediğini aktaran Kaslowski, sıfırdan yatırımların gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelere nazaran çok daha sert düştüğünü söyledi.
Kaslowski, iktisatta gerçek göstergelerin yanı sıra beklentilerin değerine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Salgının bir müddet daha devam edeceği öngörüsü bilhassa aşı suratının düşük olduğu ülkelerde talep düşüşüne sebep oluyor. Son periyotlarda tedariklerde yaşanan düşünceler da kıymetli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bunların yanı sıra Süveyş Kanalı’nda gemi kazası üzere öngörülemeyen olaylar ham unsur fiyatlarında artış, çip üzere kimi temel girdilerin tedarikinde yaşanan dertler bu süreçte kıymetli sıkıntılar olarak ortaya çıkıyor. Global sıkıntılar global tahliller gerektiriyor. Bu yıl G20 ve B20 periyot başkanlığı İtalya tarafından yürütülüyor. G20 ülkelerinden önde gelen 26 iş dünyası temsilcisinin üyesi olduğu Milletlerarası Müracaat Kurulu’nun üyesiyim, birebir vakitte B20 Ticaret ve Yatırım Misyon Gücüne de iştirak ve katkı sağlıyoruz. Değindiğim tüm hususlar, bu platformlar tarafından ortak tahlil üretme iradesi içinde ele alınıyor. İklim değişikliği ile uğraş ve bayanın güçlenmesi hususlarına ayrıyeten kıymet veriliyor. TÜSİAD olarak biz de bu alanlarda çalışma ve tekliflerimizi paylaşıyoruz.”
“Birinci önceliğin AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin güncellenmesi olduğuna inanıyoruz”
Simone Kaslowski, gelecek devirde global ticaretin tarafını bölgesel ekonomik iş birliklerinin ve bu sürecin yasal çerçevesini çizen geniş ya da dar kapsamlı ticaret mutabakatlarının belirleyeceğini öngördüklerini söz ederek, “Kovid-19 salgını sonrasında toparlanma ve tedarik zincirlerinde tekrar yapılanma gayelerinin ülkeler ve bölgeler ortası rekabeti sertleştirdiği, yeşil ve dijital dönüşümü önceliklendiren, kapsayıcı yeni ekonomik kalkınma modellerinin geliştirildiği bir devirdeyiz. Transatlantik, Trans Pasifik ve Avrasya ekseninde şekillenmekte olan yeni sürdürülebilir kalkınma modeli ve global sistemin temel dönüşüm parametrelerinin ülkemiz için hayati kıymette olduğunu düşünüyoruz.” biçiminde konuştu.
Artık hem yatırım çekmenin hem de ihracat pastasından hisse almanın sıkıntı olduğu bir periyotta bulunulduğunu aktaran Kaslowski, “Küresel dinamikler ışığında Türk özel dalının bu yarışta olumlu ayrışması ve Türk iktisadının rekabetçiliğinin pekiştirilmesi için en somut ilerleme alanı ve birinci önceliğin AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin güncellenmesi olduğuna inanıyoruz.” dedi.
Kaslowski, AB’nin çok kapsamlı bir dönüşüm süreci başlattığına işaret ederek, çatısını sürdürülebilir kalkınma maksatları doğrultusunda Yeşil Mutabakat ve dijital tek pazar stratejisinin oluşturduğu bu dönüşümün pek çok alana sirayet ettiğini söyledi.
AB’nin açık stratejik özerkliğinin pekiştirilmesi ve ikiz dönüşümün sürdürülebilir ekonomik büyümeyi destekleyecek halde tasarlanması için oluşturduğu yeni sanayi strateji güncellenmesinin AB’nin bu dönüşümünü yakın ortaklarıyla birlikte yürütme iradesini ortaya koyduğunu vurgulayan Kaslowski, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“AB’nin tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi konusunda yakın müttefikleriyle güç ve kaynak birleştirmesi konusunda ABD’nin yanı sıra genişleme ve komşuluk siyaseti ülkeleri adres olarak gösteriliyor. Lakin belirlenen dönüşüm gündemi doğrultusunda coğrafik yakınlık avantajının tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi ve kısaltılması süreçlerinde somut fırsata dönüştürülmesi kural ve standartlar sisteminde yakınlığa bağlı. Türkiye’nin bu sistemin içinde öne çıkması için Gümrük Birliği’nin güncellenmesi başta olmak üzere el birliğiyle hareket edilmesi gereğine inanıyoruz. Çünkü sanayi standartları, global ticaret istikrarları, çevresel ve dijital kurallar bağlamında AB ile ekonomik ve ticari münasebetlerimizin mevcut çerçevede ilerlemesi imkansız hale geliyor. AB’nin imzaladığı her yeni ticaret mutabakatıyla AB pazarı için nispî avantajımızı kaybediyoruz.
Türk iş dünyası olarak global ortaklarımızla temaslarımızda, muadil kuruluşlarımız ve milletlerarası finans kuruluşlarıyla görüşmelerimizde ortaya çıkan net bir fotoğraf var. Türkiye’nin AB kuralları sistemiyle bütünleşmesi ve entegrasyon sürecinde ilerleyen bir ülke olması yalnızca AB paydaşlığıyla değil, Asya’dan Körfez bölgesine milletlerarası yatırımcılar ve ticaret ortaklarımız içinde Türkiye’nin cazibesini artıran kilit noktalardan olur. Münasebetiyle AB-Türkiye bağlantılarında yol haritasının en kritik bileşeni ve her iki tarafın ortak çıkarına hizmet edecek aracın, sürdürülebilir kalkınma amaçları doğrultusunda Gümrük Birliği’nin güncellenmesi olduğuna inanıyoruz.”
Gümrük Birliği’nin güncellenmesine ait ulusal aksiyon planı hazırlanması önerisi
TÜSİAD İdare Konseyi Lideri Kaslowski, son devirde AB ile Türkiye bağlantılarında yaşanan olumlu siyasi gündem iradesini memnuniyetle karşıladıklarını söz etti.
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerinin 2015-2016 devrinde başlaması halinde kuvvetle mümkün şu ana kadar tamamlanmış olacağına işaret eden Kaslowski, “Salgın periyoduna de daha rekabetçi, öngörülebilir ve yatırım cazibesi yüksek bir Türkiye olarak girmiş olurduk. Gerek AB’den gerekse bizden kaynaklanan sebeplerle bu fırsatı kullanamadık. Tüm dünyanın dönüşüm içinde olduğu bu periyotta artık bu hususta gecikme lüksümüzün olmadığına inanıyorum.” dedi.
Ekonomik beka sorunu olarak gördükleri Gümrük Birliği’nin güncellenmesine ait ulusal hareket planı hazırlanması teklifinde bulunan Kaslowski, “Ulusal tertipte kamu-özel bölüm iş birliğini pekiştiren ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi özelinde kapsam ve müktesebat ahengini da içeren alt başlıkları ortak değerlendirmeye doğal tutabileceğimiz bir yapının oluşturulmasının da bu süreçlere kıymetli katkı sağlayabileceğine inanıyoruz. Türk özel dalı olarak bu istikamette amaçları belirlemek ve uygulamaya geçişte seferber olmaya her vakit hazırız.” diye konuştu.
Bloomberg HT
